8 Ekim 2008 Çarşamba

İstemediğimiz Başımıza GeliNce RabbimiZ Yardımı Ayetlerle Yetişiyor...



Diyelim başımıza istemediğimiz bir olay geldi.
Yıkık, perişanız. Kimse ile görüşmek istemiyoruz.
Çoğunluk bize küsmüş gibi. Yalnızız.
Herkes benden uzak, herkes bana kırgın
düşüncesi içinde çöküntü yaşıyoruz.
Yalnızlığımızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:

“Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı”(Duha-3)

Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya,
ne gam! .. Bu ne büyük ferahlık değil mi? ..

Başımızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor.
Sanki bu sorun hayatımızın sonunu hazırlıyor gibi.
İşte o an ayet yetişiyor imdada:

Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var! ” (İnşirah-5/6)

Garantiyi veren Allah! ..
Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği
“mutlaka” ifadesi ile pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu,
çözümün sorunda gizli olduğunu da fısıldıyor.
Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:

“Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş”

Maddi sıkıntımız hat safhada. Yoksul düştüğümüzü hissediyoruz.
İflas ettik. Sıfırı tükettik yani.
Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde boğulurken ayet bize yeni bir ümit
veriyor:
“Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar.
Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe-28 )

Bir yakımız ölümcül hastalıkla yatağa düştü.
Doktorlar fazlaca ümit vermiyorlar.
Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğimizi dahi bilemiyoruz.
Gerçek ortada iken moral vermeye çalışmak sanki sahte davranmak gibi
geliyor bize.
Ciddi bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak moral verebilelim.
Eyyub Nebi var Kur’an’da...
Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate kavuşmuş.
Onun hali bize dayanak oluyor:
Hz. Eyyub u da an ve o zaman Rabbine şöyle nida ettiğini hatırla;

“Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu! Ve ona, bütün
ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet
olarak bahşettik ki, temiz akıllılar için bir ibret olsun. (Sa’d-41/43)
Ama yine de bazı şeyleri yediremiyoruz kendimize.
Bir tutnacak dal arıyoruz. Ayet el veriyor bize:

“Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda
hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir
fenalıktır.
Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara-216)

Rabbimiz Allah, Rasülümüz Muhammed(s.a.v) ,
Kitabımız Kur’an, Yolumuz Sırat-ı Müstakim! .. Bizden bahtiyarı yok dünyada!
Her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın zafer ve başarı bizim.

Ayet i kerimede buyuruluyorkı:

Vel Akıbetü lil Müttakin (Kasas-83): Akıbet (hayırlı son, güzel sonuç)
Müttakiler (takvayı kuşananlar, korunanlar, inanca sarılanlar) içindir! ..


Hiç yorum yok: